VAKIF VE İBTİDA KURALLARI




VAKIF;

Vakıf durmak demektir. Tecvid ilminde vakıf: kuran okunurken nefes alıp yeniden başlamak üzere durmaya denir. Vakıf kelime sonunda yapılır kelime ortasında vakıf yapılmaz. Vakıfta esas olan iskândır. İskân: Bir kelimenin sonunu eğer harekeli ise sakin kılmaya denir. Hareke üzerine vakıf yapılamaz.



Kelime sonlarını hareke durumuna göre iskan durumları:


l- Vakıf yapılan kelimenin sonu sükûnlu ise, olduğu gibi kalır.

رَبِّي) ,(قُلْ) ) kelimelerinde olduğu gibi.


2- Kelimenin sonu üstünlü ise sakin kılınır. ( يَعْلَمُونَ ) gibi


3- Kelimenin sonu esreli ise , sakin kılınır. ( مِنَ النَّاسِ ) gibi.


4- Kelimenin sonu ötreli ise, sakin kılınır. (إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ) gibi. 


5- Kelimenin sonu şeddeli ise, şeddeye riayet etmek suretiyle o harfin şeddeli olduğunu belirtmek lazımdır. ( مُسْتَقَرٌّ) ,(فِي الْيَمِّ ) gibi.


6- Kelimenin sonunda harekeli vav ( و) veya ye ( ي) harfi bulunur ve kendilerinden önceki harfin harekesi de kendi cinslerinden yani vav’ın makabli ötreli, ye’ninki de esreli olursa, vakıftaki iskan sebebiyle harf-imedd olurlar. Misaller: هُوَ هُو *فَنَسِيَ فَنَسِي gَibi.


7- Kelimenin sonunda yuvarlak te ( ة) harfi bulunuyorsa, he ( ه) sesi üzerine vakıf yapılır: ( جَنَّةٌ جَنَّهْ ) gibi.


8- Kelimenin sonu tenvinli ise tenvin düşer ve harf sakin okunur.( آِتَابٌ آِتَابْ )gibi. Ancak tenvin iki üstün ise, o zaman tenvînden bedel elif üzerine vakf yapılır. ( بَصِيرًا بَصِيرَا ) gibi. Tenvin, yuvarlak te ( (ة üzerinde bulunuyorsa, vakf halinde tenvin yine düşer ve he( ه) sesi

üzerine vakf yapılır: ( رَحْمَةً رَحْمَهْ ) gibi.




Vakıf Dört kısma ayrılır;


1-Vakf-ı tâm. Mâba‘di (kendisinden sonraki kelime veya ifade) ile lafız ve mâna yönünden ilgisi olmayan ve sözün her bakımdan tamamlandığı yerlerde yapılan vakftır. Meselâ Bakara sûresindeki (2/5) ”وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ“



2. Vakf-ı kâfî. Kelime, lafız ve mâna bakımından tamam olmakla birlikte mâba‘di ile anlam ilgisi devam eden yerde yapılan vakftır. Meselâ Bakara sûresinde (2/3) ”وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ“



3. Vakf-ı hasen. Söz tamamlanmakla birlikte mâba‘di ile lafız yönünden ilgisi bulunan yerde yapılan vakftır. Meselâ Fâtiha sûresinde ”الْحَمْدُ لِلّٰه“ deyip durmak böyle bir vakftır.



4. Vakf-ı kabîh. Söz lafız ve mâna yönünden tamamlanmadan mâba‘di ile sıkı ilişkisi olan yerde yapılan vakftır. Bu gibi yerlerde vakfedilmesi halinde kastedilen mâna anlaşılmaz. Meselâ Fâtiha sûresinin başında ”الْحَمْد“ deyip durmak böyledir Nisâ sûresinde (4/43) “sarhoşken” anlamındaki ifadeyi okumadan âyetin “namaza yaklaşmayın” anlamına gelen ”لَا تَقْرَبُوا الصَّلَاةَ“ kısmını okuyup durmak bu türden bir vakftır



İBTİDA: ilk defa okumaya başlamak, vakftan sonra kıraate devam etmek için tekrar başlamak” demektir.